15 Mayıs 2011 Pazar

LG Dizüstü Bilgisayarların Kronik Sorunları - Kablosuz Ağ Bağdaştırıcı

Hangi cihazdan bahsediyoruz?

LG'den ilk (ve son) dizüstü bilgisayarımı 2008 yılında aldım. E500 serisinde bir cihazdı. Yaklaşık olarak soldaki gibi görünüyordu.

Problem nerede?

Cihazın gömülü bir kablosuz ağ bağdaştırıcısı (wireless network adapter) vardır, ve bu ağ bağdaştırıcı Intel veya Atheros markadır.

Eğer şanslı azınlıktaysanız, sizin bilgisayarınızda da Intel'in kartı vardır, ve peşin satan satıcı modunda dertsiz tasasız takılırsınız.

Fakat bahtsız çoğunluktaysanız, bilgisayarınızda Atheros'un kartı vardır. Aslında kendisi pek müstesna bir şirket olmasına rağmen, LG'nin kullandığı Atheros kartı, sizi taksit taksit satan, çek/senet de yapmayan, müşterilerinin iyi niyetine güvenerek sermayeyi kediye yükleyen satıcı modunda takılırsınız.

Nasıl bir sorun yaşanıyor?

Bilgisayar dünyasında "nondeterministic algorithm" diye bir terim vardır. Böyle algoritmaların ne zaman ne yapacağı pek belli olmaz diyelim. İşte yaşanan sorun da böyle algoritmaya sahip bir sorundur. Mesela bilgisayarınızı açarsınız, ve başınıza şunlardan biri veya bir kaçı gelir:

  • Kablosuz ağ bağdaştırıcınız tanımlı bir donanım olarak görünmemektedir, sanki biri siz mışıl mışıl uyurken Atheros'unuzu dizüstü bilgisayarınızdan sökmüştür!
  • Kablosuz ağ bağdaştırıcınızı bilgisayarınız tanımakta, görmekte, sevmektedir, fakat ağ bağdaştırıcınız hiçbir kablosuz ağ bulamamaktadır. Gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar moduna geçmiştir (bu Atheros da yandaş mıdır nedir).
  • Kablosuz ağ bağdaştırıcınız etrafta kimi kablosuz ağlar tespit etmektedir (eğer uslu bir çocuk olduysanız bunlardan biri sizin ağınız da olabilir), ama bunlara sebepsiz yere bağlanamamaktadır.
  • Kablosuz ağ bağdaştırıcınız tıkır tıkır çalışır (bana mısın diye sormadan).
Bunlar başınıza geldiğinde, benim gibi kafanızı kırıp sürekli sürücü güncellemeleri yapmaya, işletim sisteminin olay günlüklerini okumaya ya da kontrollü deneylerle durumun tam olarak hangi şartlar oluştuğunda ortaya çıktığını tespit etmeye çalışır; hayata küsersiniz, ya da ürününüzü yetkili servislerden birine şutlarsınız. Ki bu da aylarca sürecek parça bekleniyor, fiyat onayı bekleniyor döngülerine sizi iter (buna ileride geliyoruz).

Eğer her şey yolunda giderse, LG çalışmayan Atheros kartınızı, çalışan bir Intel kart ile değiştirir, ve mutlu mesut yaşamaya devam edersiniz. Eğer her şey yolunda gitmezse (ki bu daha büyük ihtimaldir) başınıza şunlar gelir:

  • LG servisi bilgisayarda hiçbir sorun olmadığını iddia ederek ürünü geri yollar
  • LG servisi bilgisayarda kullanıcı hatası (?!) olduğunu iddia ederek ürünü geri yollar
  • LG servisi bozuk kartı değiştirmek için sizi arar ve sizden fahiş ücretler ister
  • LG servisi bozuk kartı değiştirmek için fahiş ücretler istemesi gerekeceğini bilerek sizi aramaz ve siz onları arayana kadar Godot'yu beklemeye başlar

Sorun ne kadar yaygın?

Sorun sadece bu satırların yazarının başına gelmiş bir problem olsaydı keşke, fakat maalesef durum bu değil. DonanımHaber forumlarına, ve ŞikayetVar.com'daki şikayetlere; ya da Google'a "LG E500"+"wireless"/"kablosuz" anahtar kelimeleri ile başvurursanız E500 kullanan her iki kişiden birinin başına bu sorunun geldiğini göreceksiniz.

Kötü niyet nerede?

Peki, cihazın belli ki bir kablosuz ağ kartı problemi var. Zaman zaman, LG'nin büyük letafeti sonucunda garanti kapsamında, ücretsiz olarak bile değişiyor bu kart. Peki kötü niyet bunun neresinde diyorsanız, işte kötü niyet tam da şurada:

LG Türkiye'de, bozuk kablosuz ağ kartına sahip pek çok dizüstü bilgisayar sattığını bilmektedir, tüm bu ağ kartlarını ücretsiz olarak değiştirmesi gerektiğini de bilmektedir; fakat sahipleri tarafından zorluklarla kullanılmakta olan bu ayıplı malları onarmak için bir geri çağırma duyurusu yapmamaktadır. Yani eğer siz bilinçli ve **bilgili** bir kullanıcı iseniz, ve yetkili servisin **kullanıcı hatası** diyerek savurduğu küllerini yutmuyorsanız ayıplı malınız düzeltilir, ama durum bu değilse, şark kurnazlığı işler ve ayıplı ürününüz elinizde kalır.

Bütün dünyada bu tip fabrikasyon hatalı, ayıplı ürünler geri çağrılır tamir edilir. Fakat LG burada ürününün arkasında durmak bir yana, ayıbını duyurmak bir yana, serviste ayıplı ürünün düzeltilmesini isteyenler arasından kandırabildiklerini dahi kandırma peşindedir. İşte bu da kötü niyetin daniskasıdır.

5 Mayıs 2011 Perşembe

LG Dizüstü Bilgisayarlar Nasıldır?

İlk Görüşte Aşk

Yukarıda yazdığım şeye inanan var, inanmayan var. Ama LG dizüstü bilgisayarlar pek çoğumuz için, ilk görüşte aşka benzer bir şeydir. Farklı görsel tasarımları, rekabetçi fiyatları ve zaman zaman da üstün teknik özellikleri ile bizi kendilerine aşık ederler.

Görsel Tasarım

2011 model yılı için konuşacak olursak, T serisi ile ultra mobil, R serisi ile orta-üst sınıf performans, X serisi ile netbook sınıflarında LG fark yaratmıştır. 2008'deki E ve R serileri için de aynısını söylemek mümkündür. Diğer dizüstü bilgisayarlara göre ortaya konulan farklılıklar arasında ilgi çekici kapak tasarımları, kapak üstündeki parlak (nam-ı diğer 'glossy') kaplama, çıtalarda ve kasa yanında gümüş/gri renklerinde bantlar, açık renk klavyeler ve avuç dayama bölgeleri bulunmaktadır.

Özetle, bir Apple güzelliği, ya da Vaio estetiği bulamayacak olsanız bile, LG dizüstü bilgisayarlar talep edilen fiyat karşısında oldukça başarılı tasarımlara sahiptir.

Rekabetçi Fiyatlar

Dizüstü bilgisayar alacak olan iki tür müşteri vardır. Birinci tür bir marka veya modeli arar. Örn. "Sony Vaio olsun istiyorum Kereeeeem" ya da "MacBook'tan başkasına binmem abi" yaklaşımı vardır. Bu segmentteki müşteriler zaten çoğu zaman gidip de LG dizüstü bilgisayar almazlar. Çünkü LG şu anda ne tasarımı ile, ne ürün kalitesi ile, ne de marka algısı ile bu seviyede değildir.

İkinci tür ise belli özellikleri arar. Örn. "Çocuk ödevini yapabilsin" (bu amcalara da hakkaten üzülüyorum) ya da "Çılgınlarcasına oyun oynayalım sabahlar olmasın" olmadı "Facebook'a girsin, Twitter'a girsin bi de bir sonraki internet fenomeni ne olacaksa ona girsin bana yeter hacı" yaklaşımı vardır. Bu söylenilen şeylerin hepsi belli bir donanıma denk gelmektedir. Üç tane sekme açmanın bir bellek (RAM) maliyeti, Crysis oynamanın bir grafik kartı maliyeti (ah keşke grafik kartıyla biteydi, duteydim, getmezdi), ya da ödev yapmanın yine bir grafik kartı maliyeti vardır.

İşte LG dizüstü bilgisayar alanlar genelde bu özellikleri arayanlardır. HepsiBurada, Vatan Bilgisayar, TeknoSA, HızlıAl vs. gibi internet üzerinden satış yapan ve bazılarının mağazaları da bulunan büyük satıcıların hepsi ürün özelliklerine göre filtreleme yeteneğine sahiptir. Yani bir fiyat skalası koyarsınız, sonra seçmeye başlarsınız, RAM 4GB olsun, CPU 2GhZ olsun, disk SSD olsun vs. Sonunda karşınıza bazı LG modelleri çıkar. İşte fiyata rekabetçi dememizin sebebi budur. Çoğu zaman Dell, HP altında, PackardBell paralelinde, Exper, Casper üstünde bir fiyat ile karşılar sizi LG.

Siz de (aynı benim de yaptığım gibi) doğal olarak bir ecnebi markası olan LG'yi, fiyatının konumuna bakarak, markanın bilinilirliğine bakarak tercih edersiniz. Zaten sorunlar da bu tercihinizden sonra başlar. Ama sorunlara şimdi gelmiyoruz. Ve LG'yi fiyatlandırma stratejisinden ötürü kutluyoruz. Modellerin fiyatları o kadar düzgün belirleniyor ki, üst uçtaki (high-end) ürünler haricinde her kategoride bir LG modeli karşınıza rekabetçi bir fiyat ile çıkıyor.

Üstün Teknik Özellikler

Üstün dedikçe bir neslin aklına Alman Teknolojisi gelir. Nasıl bir NLP'ye (bkz: neuro linguistic programming) maruz kalmışsa Türk halkı bunun üzerinden senelerdir gelemiyoruz. Amma velakin LG'nin böyle bir durumu yok bunu biliyoruz. Aslında teknik özellik dediğimde kendimi biraz daha açıklamam gerekiyor. Burada 2.2GhZ ve dört çekirdek, 2MB L2 Cache, 7200 RPM disk benzeri donanım özelliklerinden (ki bunlar zaten LG'den kaynaklanan şeyler değil) bahsetmiyorum.

Bir dizüstü bilgisayarının bir teknik tasarımı bulunmaktadır. Örn. kameranın yerleşim yeri, klavyenin boyutu ve üzerindeki tuşların sayıları, yerleşimleri, USB, eSATA, DVI vb. girişlerin/çıkışların bulundukları bölümler, kart okuyucunun yeri vs. bunları kastediyorum. Yani dizüstü bilgisayarın teknik tasarımı.

İşte bunlarda LG gayet iyidir. Örn. 15.4" ekranlı, numerik klavyeli dizüstü bilgisayar istiyorsanız, LG'nin bazı modelleri karşınıza çıkan bir kaç markadan biri olur. Cihazın üç tarafında da USB portu olsun istiyorsanız, ya da iki tarafında da HDMI çıkışı olsun istiyorsanız, ya da ekrandaki kamera hem önü hem arkayı çekebilsin istiyorsanız vs. Bir dizüstü bilgisayarda aradığınız belli bir teknik özellik varsa, LG sizi karşılayan bir kaç markadan biridir (tek markadır diyemiyorum). İşte bu yüzden, LG teknik tasarımı ile de pek çok müşterinin alım tercihine yön vermiştir.

Ben de bu müşterilerden biriyim, görüştüğüm, tanıştığım pek çok makus talihli LG kullanıcısı da benim gibi, sizin gibi, bu şekilde bu ağa düşmüştür.

Özet

LG dizüstü bilgisayarlar göze hitap eden görsel tasarımları, ihtiyaca yönelik gibi duran teknik tasarımları ve rekabetçi postundaki fiyatları ile 210mm'lik A4 kağıt üzerinde oldukça hoş durmaktadırlar. Bir LG dizüstü bilgisayar sahip olmayan biri, ne kadar bilgili, ilgili, cilveli olursa olsun, bu gibi özelliklerin pençesine düşmektedir. Zaten bu blogun da varolma amacı, bu ağa takılma, pençeye düşme vb. durumları engellemek olmasa dahi, bilinçli hale getirmektir.

Bir sonraki yazımda ne yapacağım, satın almış olduğum LG dizüstü bilgisayar ile yaşadığım problemleri size resimler ile, videolar ile, dia gösterileri ile (uzatmayalım) göstereceğim dostlar.

Bilgisayar Geçmişim

Aşağı yukarı 20 senedir bilgisayar kullanıyorum. Herkes gibi ben de bir zamanlar bir çocuktum ve her şey oyunların çekici dünyası ile başladı benim için de. Daha sonra bilgisayarlar, yazılımlar, algoritmalar ilgimi çekmeye başladı ve kariyer olarak Bilgisayar Mühendisliğini seçtim.

Dört senede akıllanmayınca bir üç senede bu işin yüksek lisansını yaptım. Nasıl oldu bilmiyorum ama şu anda da doktorasını yapıyorum.

2001'den beri bilgisayarlarla sadece özel hayatımda değil, akademik hayatımda ve kariyerimde de iç içeyim. Bu süre dahilinde 8-10 civarında dizüstü bilgisayarım, 6-7 tane de masaüstü bilgisayarım oldu. Bazı bilgisayarlarımı Türkiye'den, bazılarını da yurtdışından aldım.

Bu blogda LG bilgisayarlar ile ilgili söyleyeceğim şeyler bireysel fikirlerimi olduğu kadar, profesyonel görüşlerimi de içermektedir.

İlk Gönderi

Merhabalar,

Ben M. Onur Özorhan. Bir yandan bilgisayar mühendisliği doktorası yapıyorum, bir yandan da araştırmacı/yazılım mühendisi olarak çalışıyorum.

Bu blogu iyi niyetli olmadığını düşündüğüm bir şirketin politikalarından henüz haberdar olmayanları haberdar etmeyi kendime bir borç bildiğim için açıyorum.

Bir diğer amacım ise, bu şirketin ürünlerinden müzdarip olan benim gibileri bir araya getirerek, hakkımızı yasal platformlarda daha kolay arayabilmemizi sağlamak.

Bu blogu okuyan sizleri de konu ile ilgili bilgilerinizi, düşüncelerinizi paylaşmaya davet ediyorum.

Eğer sizler de benim gibi LG mağduru iseniz, lütfen sessiz kalmayın. Kimsenin yanına yanlışlarını kar bırakmayın!